Sabah Kuşadası Egemed Polikliniği önünden saat 03:30 da , Söke tren garı önünden de 04:00 de siz kıymatli misafirlerimizi alarak İzmir Havalimanına hareket ediyoruz.Bizimle havalimanı transferini yapmayacak misafirlerimiz ile de saat 05:00 de İzmir Havalimanında buluşuyoruz. Sun Express Havayollarına ait olan ve 06:20 de kalkış yapacak uçağımıza C.IN işlemlerimizi yapıyoruz. Saat 07:30 de Konya havalimanına inince bizi bekleyen aracımızla önce kahvaltı noktamıza hareket ediyoruz.Bu esnada yorgunluğumuzu attıktan sonra ilk önce Konya gezimize Karatay Medresesi ile başlıyoruz.Konya Çini Eserler Müzesi olarak kullanılan Karatay Medresesi, Selçuklu Sultanı II. İzzeddin Keykâvus zamanında Emir Celâleddin Karatay tarafından 1251 yılında yaptırılmıştır. Medresenin iç mekânları mozaik ve plaka çiniler ile kaplanmıştır. Mimarının Muhammed bin Havlan olduğu tahmin edilmektedir. Medrese, Selçuklular devrinde hadis ve tefsir ilimleri okutulmak üzere "Kapalı Avlulu Medrese" grubunda beden duvarları taştan, kubbe ve tonozlar tuğladan inşa edilmiştir. Sille taşından inşa edilmiştir. Tek katlıdır. Giriş doğudan gök ve beyaz mermerden yapılmıştır.Rehberimizden medrese hakkında detaylı bilgi aldıktan sonra Mevlana Müzesine hareket ediyoruz. Bugün müze olarak kullanılmakta olan Mevlâna Dergâhı`nın yeri, Selçuklu Sarayı`nın Gül Bahçesi iken bahçe, Sultan Alâeddin Keykubad tarafından Mevlâna`nın babası Sultânü`l-Ulemâ Bâhaeddin Veled`e hediye edilmiştir. Sultânü`l-Ulemâ 12 Ocak 1231 tarihinde vefat edince türbedeki bugünkü yerine defnedilmiştir. Bu defin gül bahçesine yapılan ilk defindir. Sultânü`l-Ulemâ`nın ölümünden sonra kendisini sevenler Mevlâna`ya müracaat ederek babasının mezarının üzerine bir türbe yaptırmak istediklerini söylemişlerse de Mevlâna "gök kubbeden daha iyi türbe mi olur" diyerek bu isteği reddetmiştir.Ancak kendisi 17 Aralık 1273 yılında vefat edince Mevlâna`nın oğlu Sultan Veled, Mevlâna`nın mezarı üzerine türbe yaptırmak isteyenlerin isteklerini kabul etmiştir. "Kubbe-i Hadra" (Yeşil Kubbe) denilen türbe dört fil ayağı (kalın sütun) üzerine, 130 bin Selçukî dirhemine Mimar Tebrizli Bedrettin`e yaptırılmıştır. Bu tarihten sonra inşaî faaliyetler hiç bitmemiş 19`uncu yüzyılın sonuna kadar yapılan eklemelerle devam etmiştir.Bizlerde müzeyi detaylı gezip, Sema , semazenler hakkında bilgi aldıktan sonra dualarımızı ederek ayrılıyoruz. Çarşıda alacağımız serbest zamanda hediyelik eşyalarımızı da aldıktan sonra Konya`nın meşhur etli ekmeğinden veya tandırından yemek için öğle yemeğimizi alıyoruz.Yemek molamızın ardından Konya Tropikal Kelebek Vadisine hareket ederek muhteşem bir atmosfere girmiş oluyoruz. Burada etrafımızda uçuşan kelebekler ile yorgunluğumuzu tamamen attıktan sonra Aksaray`a doğru devam ediyoruz.İlk durağımız Ihlara Vadisi. Ihlara Vadisi dünya üzerindeki kanyonlar arasında önemli bir yere sahiptir. 18 kilometre uzunluğunda, ortalama 150 metre derinliğinde ve 200 metre genişliğinde, bünyesinde binlerce yaşam alanı bulunan Ihlara Vadisi, diğer kanyonlardan farklı olarak geçmiş dönemlerde içerisinde insanların yaşadığı dünyanın en büyük kanyonu olma özelliğini taşımaktadır. Ihlara Vadisini şekillendiren ve vadiye hayat veren Melendiz Nehri buradaki yaşamın ana kaynağıdır. Vadiyi çevreleyen kayaçların kolay yontulmasıyla oluşturulmuş yüzlerce kilise ve kaya oyma mekan, vadiyi dünyanın en önemli kültür ve medeniyet merkezlerinden biri haline getirmiştir.Bizde merdivenlerden inerek vadiye giriyoruz ve yapacağımız yürüyüş esnasında da kiliseleri görme şansını elde ediyoruz. Açık alanda yapacağımız keyifli yürüyüşümüzün ardından Kaymaklı Yeraltı şehrine hareket ediyoruz.8 katlı olup ilk katı erken dönem tarihlenmektedir.Kaymaklı`nın tarihi M.Ö. 3000 yılına kadar gidiyor. Hititler Dönemi`nde yapılmış bu şehir sekiz katlı. Roma ve Bizans dönemlerinde diğer alanların da oyulmasıyla genişletilerek yeraltı şehrine dönüştürülen Kaymaklı, tüf kayalara oyulmuş. Bir topluluğun geçici olarak yaşayabilmesi için gerekli barınma şartlarına uygun olan alanda, dar koridorlarla birbirlerine bağlanan oda ve salonlar, şarap depoları, su mahzenleri, mutfak ve erzak depoları, havalandırma bacaları, su kuyuları, kilise ve dışarıdan gelebilecek herhangi bir tehlikeyi önlemek için kapıyı içten kapatan büyük sürgü taşları yer alıyor. Şaşkınlıkla yeraltı şehrini gezip , yaşam şartlarını öğrendikten sonra Ürgüp`e otelimize doğru hareket ediyoruz. Akşam yemeği ve konaklama Ürgüp PERİSSİA Otelde http://www.perissiahotel.com/index-tr.html
Yorumlar